Yeni düzenleme resmen yürürlüğe girdi: Ayrımcı davranışlarda bulunan takımlar küme düşürülecek
Ali Safa Korkut— FIFA, başta ırkçılık ve homofobi olmak üzere her türlü ayrımcı yaklaşımlara karşı uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni disiplin talimatını resmen yürürlüğe koydu. Buna göre ayrımcı davranışlarda bulunan taraftar ve kulüplere çeşitli yaptırımlar uygulanacakken, bunlar arasında ayrımcılıkla mücadele eğitimi ve küme düşürülme gibi cezalar bulunuyor. Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD) gönüllüsü ve aynı zamanda hukukçu olan Dr. İdil Elveriş ve CŞMD üyesi Avukat Mert Yaşar ile yeni disiplin talimatını, etkilerini ve Türkiye’deki uygulanabilirliğini konuştuk.
Futbolun dünya çapındaki en üst düzey yönetim organı olan FIFA, ırkçılık ve homofobi gibi her türlü ayrımcı davranışı önlemek için yaptırımlarını genişletmeye devam ediyor.
Bir süre önce taraftarların homofobik veya ırkçı tezahüratlarda bulunması durumunda hakemlere maçları iptal etme yetkisi verecek bir disiplin talimatı üzerinde çalıştığını açıklayan FIFA, çalışmaların sona erdiğini ve ilgili düzenlemenin 15 Temmuz 2019 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdiğini açıkladı.
Hükmen mağlubiyetten küme düşmeye kadar ağır cezalar geliyor
”Disiplin Kodu” adı verilen düzenleme kapsamında, ayrımcı davranışlarda bulunan kulüplere para cezası ve hükmen mağlubiyetin yanı sıra puan silme ve küme düşürülme gibi yaptırımlar da uygulanacak. Düzenlemede taraftarlara yönelik yaptırımlar da yer alıyor.
Yeni disiplin talimatıyla birlikte gerçekleştirilen bazı yenilikler ve uygulanacak yaptırımlar şöyle:
- Maç esnasında ayrımcı davranışlar gerçekleşirse, hakemin üç uyarısından sonra maç tatil edilecek.
- Ayrımcı davranışlarını tekrarlayan kişiler, çoğulculuk ve futbolda ayrımcılıkla mücadele konularında eğitim almakla yükümlendirilecek.
- Ayrımcı davranış mağdurları, FIFA Disiplin Komitesi’nin yürüteceği soruşturmaya aktif katılım sağlayabilecekler. Mağdurlar mektup yazarak ya da duruşmaya katılarak maruz kaldıkları ayrımcılığı ve uğradıkları zararı anlatabilecekler.
- Taraftarların ayrımcı davranışlar sergilemeleri halinde federasyona veya kulübe verilecek en hafif ceza tribün kapatma cezası olacak. Ceza sıralamasında en ağır ceza, ilgili federasyonun veya kulübün küme düşmesi olacak. Puan silme, bir veya birden fazla maçı seyircisiz oynama, saha kapatma ve bir alt lige düşürülme de bir diğer cezalar.
- Ayrımcı davranışlar sergileyen kişilere verilecek ceza 5 maçtan 10 maç hak mahrumiyetine yükseltildi.
Dr. İdil Elveriş ve Avukat Mert Yaşar ile yeni disiplin talimatını, etkilerini ve Türkiye’deki uygulanabilirliğini konuştuk.
‘’Sadece faillere değil, mağdurlara da odaklanılması oldukça önemli bir gelişme’’
Yeni disiplin talimatını ve bu talimattaki yaptırımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeni düzenlemeyle birlikte getirilen yaptırımları değerlendiren Dr. İdil Elveriş, ayrımcı davranış mağdurlarının FIFA Disiplin Komitesi’nin yürüteceği soruşturmaya aktif katılım sağlayabilecek olmalarını, mağdur haklarına yönelik önemli bir gelişme olarak değerlendiriyor:
‘’Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği şişme bebek yakma olayını ilk defa gündeme taşıdığında, derneğin boş işlerle uğraştığını düşünenler olmuştu. Ancak FIFA’nın bu yeni düzenlemesi, CŞMD’nin futbol alanından beslenen kadınlara yönelik ayrımcılığı gündeme getirmede ne denli haklı ve ufuk sahibi olunduğunu gösteriyor aslında. Dilerim spor savcıları da bu kadar vizyoner bakabilsin. Bu anlamda, sadece faillere değil mağdurlara da odaklanılmasını ve mektup yazma ve duruşmaya katılma gibi imkanlarla mağdurlara söz hakkı tanınmasını sağlayan usüllerin getirilmesini çok önemli buluyorum. Bu, ceza hukukunda uzun zamandır olan mağdur haklarına doğru yönelmenin futbol alanına da geldiğini gösteriyor’’
Mert Yaşar da İdil Elveriş ile aynı fikirde. Ayrımcılık mağdurlarına kendini ifade etme hakkı tanınmasının önemli bir gelişme olduğunu söyleyen Yaşar, düzenlemenin ana hatlarını şöyle yorumluyor:
‘’FIFA’nın yeni düzenlemeleri çok önemli. Cinsel yönelim temelli ayrımcılık açıkça zikredilmiş. FIFA ayrımcı davranışlarda bulunanlara verilecek cezaları sertleştirmekle kalmamış; o kişilerin eğitilmesi gerektiğine de işaret etmiş. Ayrımcılık mağdurlarına kendilerini ifade etme hakkı tanınması ise çok önemli bir adım.’’
‘’Kadın ve LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık sadece ceza vererek çözülebilecek bir mesele değil, konuya bütüncül yaklaşılmalı’’
Yeni düzenlemedeki bu yaptırımların spordaki cinsel yönelim ve cinsiyet temelli ayrımcılıkların sona ermesinde etkili olup olmayacağını da değerlendiren Elveriş ve Yaşar, ayrımcılıkların olayın faillerine ceza verilerek önlenebilecek bir mesele olmadığı ve ayrımcılık olaylarını engellemek için toplumsal olarak hareket edilmesi gerektiği kanısında.
Yeni talimattaki bu cezaların spordaki cinsiyet ve cinsel yönelim temelli ayrımcılıkların sona ermesinde etkisi olur mu? Olursa nasıl olur?
Mert Yaşar, talimat değişikliğinin tek başına cinsiyet ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığın sona ermesini sağlayamayacağını söylüyor:
‘’Ulusal federasyonlar bu düzenlemeleri olduğu gibi ulusal talimatlarına işlemeli ve hatta daha sert düzenlemeler öngörmeli. Ayrıca kişiye, kulübe, gruba ve ülkeye özel uygulamalardan kaçınmalıdır. Elbette sadece spor federasyonlarının mevzuatı ayrımcılıkla mücadele için yeterli değil. Spor alanları, toplumsal sorunlardan bağımsız bir platform değil. Toplumda ayrımcılığı hedef almadan sporda ayrımcılıkla mücadele edilemez. Devlet, kamu kurumları ayrımcılığı hedef almalı, STKlar ile birlikte hareket etmeli.’’
İdil Elveriş de Mert Yaşar ile aynı fikirde:
‘’Bir çok suçun ceza vererek önlenemediği gibi kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık da sadece ceza vererek çözülebilecek bir mesele değil. Ancak, bu yine de önemlidir. Zira bir toplumda neyin suç olarak düzenlenip neyin düzenlenmediği, toplumda nelerin hoş görülüp nelerin görülmediği açısından bir mesajdır aynı zamanda. Dolayısıyla, ayrımcılık bir çok toplumsal mekanizmadan besleniyor. Bununla da sadece tek bir kurum, savcılık, kolluk ilgilenerek çözüm bulunamaz. Konuya bütüncül bir yaklaşım şart.’’
‘’TFF, ayrımcılık suçları için uygulanması gereken yaptırımları uygulamıyor’’
Mert Yaşar ve İdil Elveriş, ayrımcı davranışların Türkiye tribünlerinde de sık sık görülmesi sebebiyle, düzenlemenin Türkiye’deki yansımaları ve uygulanabilirliğini de değerlendirdi.
Türkiye Futbol Federasyonu da FIFA’ya tabî bir kurum olduğu için bu düzenleme Türkiye futbolunda da geçerli olacak. Türkiye tribünlerinde de başta cinsiyetçilik ve homofobi olmak üzere çeşitli ayrımcılıkları sık sık görüyoruz. Bu düzenlemenin Türkiye’deki yansımaları nasıl olur?
Yaşar, Türkiye futbolunda ayrımcılığa karşı ağır yaptırımların öngörüldüğünü ancak tüm ayrımcı durumlara rağmen bunların uygulanmadığını söylüyor:
‘’Her ne kadar 6222 sayılı Kanun’da ve TFF Futbol Disiplin Talimatı’nda ağır cezalar öngörülse de, federasyon ve yargı organları ayrımcılık içeren davranışların cezalandırılması için harekete geçmiyor. TFF disiplin müfettişleri ve PFDK, mevzuatı uygulamıyor. Ayrımcılık yapan futbolcu, teknik direktör ve yöneticilerin ifadeleri ayrımcılık suçu yerine hakaret suçu ve hatta daha hafif bir suç olan “sportmenliğe aykırı açıklama” olarak nitelendiriliyor. Toplumun tepki gösterdiği ayrımcı davranışlar cezalandırılmıyor. Aynı şekilde, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu zaman, ayrımcı davranışlar ‘ifade özgürlüğü’ çerçevesinde değerlendiriliyor ve takipsizlik kararları veriliyor. Olur da iddianame hazırlanırsa, bu sefer ceza mahkemeleri beraat kararları veriyor.
‘’Yanı sıra, ayrımcılıkla mücadele sadece sert yaptırımlarla gerçekleşemez. Eğitim de amaçlanmalı ve sadece taraftarlar değil; bu eğitimden sporun tüm paydaşları geçmelidir. Aynı şekilde savcılar ve hâkimler de ayrımcılık konusunda ciddi eğitime tabi tutulmalıdır.”
İdil Elveriş de var olan kanunların uygulanmamasına dikkat çekerek, bunun hukuki yanının dışında siyasi bir tarafının da olduğunu ve göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor:
”Tarih boyunca kanunlar eliyle modernleşme sağlandığı için Türkiye’de her meselenin kanuni değişiklikle çözüleceğine dair bir gelenek ve beklenti var. Oysa en güzel kanunu yapsanız dahi o kanunu uygulatamıyorsanız sonuç alamazsınız. Diğer yandan, birçok ülkede olduğu gibi burada da hukuk mesleği muhafazakar bir meslek. Dolayısıyla her kanun değişikliğinin uygulamaya yansıması hemen gerçekleşmiyor.
”Son olarak o yasaları uygulayacak olan kolluğunuz da savcınız da hakeminiz de bu toplumdan çıktığı için, bu kişiler o ayrımcılıkları içselleştirmiş. Kanunu uygulamanın değil uygulamamanın bir yolu bulunuveriyor. Yargı mensupları siyasi mesajları okuyabiliyor ve siyasi atmosferin haklar lehine olmadığını görerek, onları genişleten değil daraltan tarzda kararlar da verebiliyor. ” (ASK)