Sandaletleriyle katıldığı yarışta 500 atleti geçerek şampiyon olan Lorena Ramirez’in hayatı belgesel oldu
Bir maraton için ne uygun bir spor ayakkabıya ne de bir koşu kıyafetine sahipti. Ama o, Meksika dağlarında çobanlık yaparken giydiği sandaleti ve yöresel kıyafetiyle katıldığı 100 kilometrelik ultra maratonda 500 koşucuyu geride bırakarak şampiyon oldu. Maria Lorena Martinez’in bu etkileyici hikayesi, belgeselleştirildi ve şu anda Netflix’te yayımda.
Ayşe Ongun, Cultura Colectiva’dan Patricia Cordero‘nun yazısını çevirdi..
Meksikalı koşucu Lorena Ramírez’in hikâyesi, Juan Carlos Rulfo’nun yönettiği “Lorena, hafif/çevik ayaklı kadın” ismiyle Netflix’te belgeselleştirildi.
En zorlu yolları aşmak için süslü ve pahalı koşu ayakkabılarına ve diğer koşucular gibi teknolojik ürünlerle donatılmış spor kıyafetlerine ihtiyacı yok. O, sadece eskimiş sandaletleri ve sahip olduğu güçlü “istek”le tüm bu eksiklerini kapatabilir.
2017 yılında, çobanlık yaparken giydiği sandaletleri ve yöresel kıyafetleriyle katıldığı 100 kilometrelik “Guachochi Ultra Maratonu” başta olmak üzere Meksika’nın en zorlu yarışlarını kazanan yerel koşucu Lorena Ramírez’le tanışın.
25 yaşındaki Lorena, Meksika’nın Chihuahua eyaletinin kuzeyindeki Tarahumara kabilesinin bir üyesi. Bu kabile mensuplarının lakabı ise “hızlı koşanlar” anlamına gelen “rarámuris“. Lorena, bu lakabın hakkını sonuna kadar veriyor. Zira, yüzlerce km koştuktan sonra bile onu havada süzülüyormuş ve hiç yorgun değilmiş gibi görebilirsiniz.
Lorena’nın bu etkileyici hikâyesi, Meksikalı yönetmen ve senaryo yazarı Juan Carlos Rulfo tarafından belgeselleştirildi ve la de los pies ligeros (“Lorena, light-footed woman”) ismiyle şu sıralar Netflix’te yayımda.
Ayrıca Meksikalı koşucu, tüyleri diken diken eden bu başarılı hikayesiyle Vogue dergisinin ekim ayında çıkan yirminci yıl özel sayısının Meksika kapağında da yer aldı.
Lorena’nın babası Santiago Ramírez de kızı gibi bir koşucu. Üstelik, kızının da kazandığı Guachochi Ultra Maratonu’nu üç kez kazanmış bir isim. Santiago Ramirez, her ne kadar kızı Lorena ile birlikte Meksika’da 10 km’lik bir yarış koşmuş ve bunun bir tutku olduğunu Lorena’ya aktarmaya çalışmış olsa da kızının planlarında koşucu olmak yoktu.
Uzun mesafeleri koşmak veya yürümek, Raramurililer için günlük hayatın bir parçası. Çünkü yaşadıkları yerde bir eyaletten başka bir eyalete gitmek için herhangi bir toplu taşıma aracı yok ve bu sebeple çoğu kez eyaletten eyalete yaya olarak gitmek zorunda kalıyorlar. Lorena da, koşuyla -babasının çabalarıyla değil de- bu şekilde tanıştı ve koşmaya başladığında hayattaki tutkularından birini buldu.
2018 yılında Tenerife Bluetrail yarışında koşmak için İspanya’ya gitti ve 102 km’lik yarışta üçüncü oldu. Ayrıca bu yarışta koştuğu sandaletlerle, aynı yıl içerisinde Mexico City Maratonu da dâhil olmak üzere toplam 500 km’den fazla koşmuştu.
Şimdilerde ülkesi Meksika ve yaşadığı eyalet olan Guachochi’de bir yıldız haline gelen Lorena, insanların, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyeceği kadar şöhrete ulaşmış durumda. Ancak o tüm bunlara rağmen küçük bir eyalette pastoral yaşamını sürdürmeye devam ediyor.
Erkek kardeşlerinin aksine, Lorena İspanyolca konuşmuyor çünkü okul okuma ve dil öğrenme şansına sahip olmadı. Tarahumara dilini öyle yumuşak bir ses tonuyla, kulağa çok tatlı gelen ve ahenkli kelimelerle konuşuyor ki hikâyesini anlatırken onu sadece dinlemek isteyeceksiniz. Lorena, dağlar ve nehirler arasında koşuyor ve geleneksel eteği ile bluzunu gururla taşıyor. Ve tüm bunları yaparken de bize asla vazgeçmemeyi öğretiyor. Lorena, “Vücudum bana izin verdiği sürece koşmaya devam edeceğim” diyor ve o istediği sürece ayaklarının onu taşıyacağından eminim.
.