Ruqsana Begum: “Benim hikayem bokstan daha büyük”
Eski Muay Thai Dünya Şampiyonu Ruqsana Begum; geçirdiği görücü usulü evlilik, yaşadığı kronik yorgunluk sendromu, spor salonunda bulunan zorbalar ve boksta yaşadığı erken bocalamalar hakkında konuştu.
Ayşe Ongun, The Guardian’dan Donald McRae’nin, Müslüman kadın boksör Ruqsana Begum ile gerçekleştirdiği röportajı çevirdi.
Ruqsana Begum’ın gözlerinden ringin mavi yer döşemesine akan gözyaşları, bir zayıflık göstergesi değil, aksine yıllardır kazandığı savaşların göstergesi. Muay Thai Dünya Şampiyonu olma yolundaki Bangladeşli Begum, Doğu Londra’da yaşıyor. Begum’ın başından görücü usulü evlilik geçti, panik ataklar yaşadı, depresyona girdi, spor salonunda zorbalığa uğradı ve onu hırpalayan kronik yorgunluk sendromu nöbetleri geçirdi.
Begum, Bethnal Green’de sisli bir yaz gününde yaptığımız uzun röportaj boyunca ağladı ancak soğukkanlılığını asla kaybetmedi. Eski kick boks makinesi gözyaşlarını her seferinde sildiğinde, özür dilerken biraz gülümsüyor sonra sözlerine devam ediyordu. Duygulandırıcı bir aranın ardından “Yaşadığım o anlar bugün beni olduğum kişi yaptı” dedi. “Şu anda başarılarımla geldiğim yer dışarıdaki kişilerin onayını beklemiyor. Aksine içime dönüyorum ve gücü içimde arıyorum.”
Begum’ın dövüş tutkusu tekrar alevlendi. Önüne çıkan tuhaflıklara rağmen, yapacağı yeni boks sporunda tekrar başarılı olacağına dair inancı tam: “Boksu seviyorum. Ringe adım atmanız büyümenizi sağlıyor çünkü kendinizi korkunun derinliklerine bırakıyorsunuz. Bu korkunun üstesinden geldiğinizde, başarı hissi de geliyor. Bu duyguyu seviyorum. Bazen kaybetsem bile, hedefime yönelik sürekli çalışıyorum ve kendimi geliştiriyorum.”
36 yaşındaki Begum minyon, samimi ve düşünceli bir kadın. Ayrıca üniversitede mimarlık okumuş. 1.60 boyundaki Begum, boksör olduğunu söylediğinde, kendisiyle ilk kez tanışanlar şaşırıyor. Bu yüzden ilk başta Muay Thai’daki ve bokstaki şiddet ortamının, Begum’ın genelde çalkantılı olan dünyasına dinginlik getirdiğini düşünmek garip:
“Müzik veya dans gibi herhangi bir yaratıcı sanat türü ya da Muay Thai veya boks, duygunuzu yönlendirmenize ve kendinizi ifade etmenize olanak sağlıyor. Kendimi ifade etmek için birkaç imkâna sahipken, Thai boksunu keşfettiğim için şanslıydım. Hayattaki tutkumu bulmuştum ve bunda iyi olduğumu anlamıştım ancak hayatta olan diğer her şey gibi fedakârlık yapmadan sahip olunan yetenek hiçbir şeydir.”
“Tüm bu sorunları yaşarken, diğerlerini suçlamadım. Sorumluluk aldım ve şöyle dedim: ‘İşte şu an buradayım. Nasıl ilerleyeceğim?’ Kendimi iyileştirmenin en iyi yolunun spor yapmak olduğunu anladım. Hayatımda bir dönem Muay Thai ve şu anda boks olduğu için gerçekten minnettarım.”
Begum’ın yeni kitabı Born Fighter karşılaştığı engellere ışık tutuyor. Kitap Sarah Shephard ile birlikte yazıldı. Begum’ün Thai boksuna karşı olan tutkusunu yıllarca ailesinden nasıl sakladığını öğrendikçe, bu Müslüman ve Yahudi kökenli iki kadın birbirini tamamlıyor. İtaatkâr Müslüman bir kız olma arzusu ile ringdeki gerçek benliğini keşfetmek için daha karanlık bir arzu arasında kalmıştı.
Kitabın büyük bir kısmının geçtiği KO Dövüş Akademisi, Bethnal Green’in arka sokağındaki bir köprünün altında bulunuyor. Yukarıdan geçen trenler sesler çıkarıyor ve bu da bana bir spor salonunun yanına yaklaşmanın Bangladeşli bir genç kızın gözünü ne kadar korkutabileceğini düşündürtüyor. Begum, asıl spor salonunun yolun karşısında olduğunu açıklıyor: “Spor salonunun içine girmeye cesaret ettiğime inanamıyorum. Geçmişteki haliyle kıyasladığımda, şimdi daha çok ticarethaneye dönüşmüş durumda. Eskiden sıkı antrenmanlar yapılırdı, sadece boksörler olurdu.”
“Tanımadığım bir insanla zorla evlendirildim, psikolojim bozuldu”
Begum’ı dünya şampiyonluğu için çalıştıran Bill Judd, röportaj yaptığımız gün bizi karşıladı. Başta şaşırsa da, 18 yaşındaki Begum ona boksör olmak istediğini söylediğinde, bu isteği kabul etti. Yediği tekmelerden dolayı kollarında ve bacaklarında oluşan morlukları kapatabiliyordu ancak darbelerin yüzüne gelmesinden kaçmakta ustalaşmıştı. Yüzüne darbe aldığında, kız kardeşi yüzünde oluşan morlukları kapatmasına yardım ediyordu veya Begum türbanını yüzünün etrafına daha yakın bağlıyordu.
Begum beş yıl sonrasındaysa Muay Thai’ı bırakmaya zorlandı ve kültürlerine ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ailesi tarafından görücü usulü bir evlilik yapmak zorunda bırakıldı. Begum evliliğini şöyle hatırlıyor:
“Evlendiğimde 23 yaşındaydım ve çok bunaltıcıydı. Şöyle düşünmüştüm: ‘Biraz nefes alsaydım fena olmazdı hani! Onu tanımıyorum bile.’ Kabul etmem için çok fazla baskı hissetmiştim bu yüzden annemle konuşmayı denedim. Beni pek takmadı ve çok ilgisizdi. Bu evliliğin gerçekleşeceğini açıkça belirtmişlerdi.”
Begum Doğu Londralı bankacı kocasının bir canavar olmadığını vurguluyor. Kitabının en üzücü sayfaları, Begum’ın kendisini nasıl tuzağa düşmüş hissettiğini ve kendilerinin yerine bir sürü ev işi yapmasını bekleyen eşinin ailesiyle yaşarken nasıl bunaldığını ayrıntılı olarak anlatıyor:
“Baskı uyguluyorlardı. Şu cümleleri söyleme özgürlüğüm yoktu: ‘Kendimi biraz yorgun hissediyorum bu yüzden çamaşırları bir saate yıkayacağım.’ Sürekli onları memnun etmeye çalışıyordum ancak ne yaparsam yapayım bu onlara yetmiyordu. Aynı zamanda stajyer mimar olarak çalışmaya başlamıştım ve işim oldukça stresliydi. Sonunda durumum kötüleşti.”
Begum dokuz ay sonra girdabına çekildiği şiddetli panik atakları ayrıntılı olarak anlatıyor. Doktoru ailesinin yanına dönmesini tavsiye etmişti. Kötü bir durumdaydı ve ailesinin geç de olsa bu durumda olduğunu anlaması onun daha dengeli bir psikolojiye sahip olmasını sağlamıştı. Begum’e “Eğer aileniz, evliliğinizin devam etmesi konusunda ısrarcı olsaydı, neler yaşanırdı?” diye sorduğumuzda, cevabı şöyle oluyor:
“Direnir ve hayır derdim ancak özellikle oldukça hassas olduğum dönemde, cesaret ve güç bulmak için vereceğim bir savaş olurdu. Babam kararsızlık yaşıyordu. Ancak annem ve abim şöyle düşünüyordu: ‘Hayır, evine geri dönmek zorunda. Bizde âdet böyle!’ Gittiğim terapi seanslarından birinden sonra babama yaşadığım durumu açıklamaya çalışmıştım. Tepkisi iyi değildi ancak o noktada eski eşim boşanma davası açtı ve ‘Tanrım, bu ne büyük rahatlık böyle!’ diye geçirdim içimden. Ailem daha sonrasında neler çektiğimi anladı.”
“Dört ay boyunca antidepresan kullandım ve tamamen yatağa düştüm. Ancak antidepresan kullanmak istemiyordum çünkü sizi uyuşturuyorlar. Yapmaktan zevk aldığım tek şeyin Muay Thai olduğunu hatırladım ve kendime şöyle dedim: ‘Spor salonuna geri dön.’ Bir gün Whitechapel’a alışveriş yapmaya giden ailemden beni yolda indirmelerini istedim. Sonra onlara şöyle sordum: ‘Benimle gelebilir misiniz?’ Onları Bill’le tanıştırdım.”
“5 yıl boyunca diğer kadın boksörlerin zorbalığına maruz kaldım”
Antrenör sporun disiplinini anlatmış ve Begum’ın spor salonunda ne kadar saygılı olduğunu vurgulamıştı. Ailesi Begum’ın boksa geri dönmesini kabul etti ancak çok geçmeden yeni sorunlar ortaya çıktı. Begum, spor salonundaki diğer kadın boksörler tarafından nasıl zorbalığa uğradığını anlatırken ağladı:
“Bu zorbalık beş yıl sürdü ve Bill bana şu soruyu sorup durdu: ‘Neden buradan ayrılıp başka bir spor salonuna gitmiyorsun?’ Düşündüm ve ona şöyle söyledim: ‘Hayır, başka bir spor salonuna gitmeyeceğim. Dışarıya konulmak istemiyorum.’ Bill bu zorbalıktan nefret ediyordu ancak o gruptaki kızlara odaklanmıştı. Beni daha fazla desteklemesini dilerdim çünkü ben sadece eşit muamele görmek istiyordum. Bu yüzden kalbim gerçekten kırıldı ve bu spor salonundan ayrılmak konusunda kararsız kaldım. Burada harika anlar yaşadım ancak aynı zamanda çok fazla acı çektim.”
Begum, 2011 yılında Letonya’da Avrupa Şampiyonu olarak herkesi çok şaşırttı çünkü köşesinde onu yönlendiren hiç kimse yoktu. Kalabalığın içindeki Danimarkalı bir antrenör rauntlar arasında Begum’ın tek başına olduğunu görünce, onun yardımına koştu.
Bundan sonraki birkaç yıl Judd, Begum ile daha yakın çalıştı ve Begum’ın 2016 yılında Dünya Kick Boks Şampiyonu olmasına yardımcı oldu. Susanna Salmijärvi ile yapacağı unvan maçının haftasında yaşadığı kronik yorgunluk sendromu Begum’ı güçten öylesine düşürmüştü ki hastaneden ringe döndüğünde sersemlemişti:
“Bütün haftayı yatakta geçirmiştim bu yüzden Bill’e ısınmak için bile mecalimin olmadığını söyledim. Bill’e daha sonrasında şunları söyledim: ‘Beni sadece ringe bırak. Eğer bana bir şey olursa, yenilgiyi kabul ederiz ancak bana ilk rauntta biraz zaman tanı. Böylece bunu denemek ve onu nakavt etmek için iki dakikam olacak. Bu, bir daha asla elde edemeyeceğim bir fırsat.’ Hayatımın geri kalanını tanımlayan iki dakika için yeteri kadar enerjim vardı.”
Rakibini erken nakavt etme şansı yakaladı ancak rakibi ayağa kalktı. Şiddetli bir dövüşün sonunda Begum uzun süreli ceza aldı. Dünya Şampiyonu olmak için yeterince başarılı olmuştu. Şimdi de söylediği gibi, bu on yıllık bir yolculuktu ve yaptığı ilk şey Tanrı’ya şükretmek olmuştu.
2018 yılında profesyonel boksa geçiş yapması için David Haye’den gelen teklifi kabul etmeye karar verdiğinde, ailesinin buna karşı çıkmaması Begum’ü şaşırtmıştı. Begum için zor oldu ve profesyonel boksör olarak sadece iki müsabakaya çıktı. Her iki müsabaka da Ivanka Ivanova’ya karşıydı. İlk müsabaka berabereydi ve 2019 yılının Haziran ayında gerçekleşen bir sonraki müsabakada kötü bir şekilde hırpalandı ve kararla Bulgar rakibi karşısında yenildi.
“İlk müsabakada beni hırpalamamıştı, bu yüzden ikinci müsabakada şok oldum. O gece onda bir gariplik vardı. Ona vurduğumda, herhangi bir tepki vermiyordu. Bu beni çıldırttı çünkü Vegas’ta bazı erkeklerle ve iyi olan profesyonellerle boks antrenmanı yapmıştım. Onların burnunu kanatmıştım ve eğer birine vuruyorsam, daima tepki veren bazı kişiler olur. Ancak ikinci müsabakamızda hiç böyle bir şey olmadı. Zombi gibiydi.”
“Zombi gibi durması ilk otuz saniyede bana dirsek atmasına engel olmadı ve gözüm tamamen kapandı. Gözüm kapandıktan sonra herkes pes etmemi istiyordu ama ben iç sesimi dinledim. Bu öğrenme eğrisidir ve bokstaki tek sorun bir kez yenilmeme rekorunuzu kaybederseniz, kariyeriniz bitmiş demektir. Bu durum kadın boksör olmaktan çok daha zordur çünkü usta kadın dövüşçüler yok. Boks sporunu yapan herhangi bir kadın ciddi bir boksördür çünkü işini ciddiye almazsa bu sefer anlaşma yapamayacaktır.”
Kovid-19’un yarattığı kriz ortamı işi daha da zorlaştırsa da, Begum dünya şampiyonu bir boksör olacağına inanıyor. Begum ABD’deki organizatörlerle görüşmeler yapıyor. “Umutluyum. Hikâyemin bokstan daha büyük olduğunu düşünüyorum ve bu zorluklar beni daha iyi bir boksör ve daha iyi bir insan yapacak. Bu benim için yeni bir durum değil. Yaptığım başka bir sporda ve hayatımda çok fazla zorluk yaşadım.”
Dışarıda dünya dönmeye devam ediyor ve biz de spor salonundan ayrılmadan önce, maskelerimizi hazırlıyoruz. Bu doğuştan savaşçı elini uzatıp yumruğunu hafifçe benimkine vuracakmış gibi hissediyorum. Hayat hikâyesini düşünürken, tek bir cümle kuruyor: “Duygusal anlarla doluydu ancak iyiydi.” (AO/ASK)