“Erkekler parkur yapmama şaşırıyor, ‘Sen de mi yapacaksın diyorlar’, ‘Niye yapamayayım’ diyorum”
Türkiye’nin ilk kadın parkur sporcusu Hazal Nehir, bu spora nasıl başladığını ve gelecek hedeflerini anlattı. Bir kadın olarak sporda ilerleme kaydetmenin pek kolay olmadığını söyleyen Nehir, “Hayalim dünyadaki kadınlara ilham olmak” dedi.
Parkur sporuna 6 sene önce başladığını dile getiren Hazal Nehir, “ODTÜ’de jeoloji mühendisliğinde okuyordum. Orada okurken break dans yapıyordum. Break dans yaparken, parkur yapan birkaç kişi geldi. Parkuru lise zamanından biliyordum, arkadaşım bir filmde görüp anlatmıştı. O zamanlar ben de yapabilir miyim diye düşünmemiştim. Filmlerde gördüğümde insanlar çatılardan atlıyordu. Bana süper kahraman gibi gelmişlerdi. Üniversitede yapan kişileri canlı görünce kendi kendime; ‘bu sporu biliyordum’ dedim. O sayede başladım” diye konuştu.
“Annem, ‘Bunu da birkaç güne bırakırsın’ dedi”
İHA’ya konuşan Nehir, daha önce de birçok sporla ilgilendiğini belirtti. Bu sebeple ailesi tarafından bunun espri konusu olduğunu söyleyen Nehir, sözlerini şöyle sürdürdü:
TIKLAYIN- Hazal Nehir: “Kadınlara, her şeyi başarabileceklerini göstermek istiyorum”
“Break dans, buz pateni, jimnastik, bale, denedim. Annem ile babam farklı sporlar yapmama alışkınlardı. Ben onlara gidip, ’Anne ben parkur diye spor keşfettim, çatılardan atlıyoruz’ demedim. ’Duvarlara tırmanıyoruz, takla atıyoruz’ dedim. O da farklı bir tepki vermedi. ’Bunu da birkaç güne bırakırsın’ dedi. Çünkü spora devam edemediğim için biraz alışkındı ama öyle olmadı”
“İnternetten eğitim videoları izleyerek kendimi geliştirdim”
Parkur sporuna başladığında bunu Türkiye’de yapan kişilerin az olduğunu söyleyen Nehir, “Bu yüzden hareketleri öğrenmede zorluk yaşadım. İnternetten eğitim videoları izleyerek kendimi geliştirdim. Yurt dışındakilerin hareketleri nasıl yaptığına bakarak, videoları durdurarak izledik. Bu sayede geliştim. Yurt dışına gitmeye başlayınca zaten tekniklerim daha da gelişti. Oradaki insanlardan daha çok şey öğreniyordum. Aynı zamanda Türkiye’de parkur yapabileceğim mekan yok. Genelde parklarda çalışıyoruz. Parklarda çalışırken, bekçiler bizi kovabiliyor. Parkur sporu, Türkiye’de spor olarak gözükmediği için çok saygı da duymuyorlar” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de parkur sporuyla ilgili yarışmaların yapılmadığını sözlerine ekleyen başarılı sporcu, “Red Bull’un düzenlediği Art of Motion yarışması var. Parkur topluluğunda en büyük yarışmalardan biri. Genelde farklı farklı yerlerde yapılıyor. Genel olarak Türkiye’ye özgü bir yarış yapılmıyor. Tüm dünyanın katıldığı büyük yarışmalar oluyor. ABD’de, Kanada’da oluyor. Elimden geldiğince katılmaya çalışıyor” dedi.
“Kimi güvenlikler geliyor, elinde sopalı bizi kovmaya çalışıyor”
İnsanlardan iyi ve kötü anlamda farklı tepkiler aldığını söyleyen başarılı parkur sporcusu, “Antrenmanları sokakta yaptığımız için bir sürü farklı insanlar karşılaşıyoruz. Kimi güvenlikler geliyor, elinde sopalı bizi kovmaya çalışıyor. ’Taşları kırıyorsunuz, buradan gidin’ diye. Kimisi geliyor, ’Bir tane daha takla atsana videoya çekeyim’ diyor. Parkuru yaparken bir kadını da gördükleri zaman şaşırıyorlar. Yoldan geçenler erkek arkadaşlarımın yaptığı hareketlere şaşırıyorlar. Aynı hareketi ben yaptığımda, ’Sen de mi yapacaksın?’ diye tepki oluyor. ’Ben niye yapamayım’ diyorum. İnsanlar alışık olmadığı için bir kadının bu sporu yaptığına şaşırıyorlar” açıklamasında bulundu.
“Türkiye’de bir kadın olarak bazen böyle yerlere gelmek kolay olmuyor”
Türkiye’nin ilk kadın parkur sporcusu olmanın güzel bir duygu olduğunu belirten Nehir, “Antrenmanlarda bir kadın olarak kendimi eksik görmedim. Bu arkadaşlarımdan da olabilir. Onlar bana çok destek oldu. Öyle olunca Türkiye’de ilk kadın parkur sporcusu hissine kapılmadım. İnsanlar da geliştikçe şaşırıyorlardı. Sanırım bazıları da gurur duyuyordur. Türkiye’de bir kadın olarak bazen böyle yerlere gelmek kolay olmuyor” dedi.
“Bireysel sporlarda sponsorluklar çok önemli”
Bireysel sporlarda sponsorluğun çok önemli olduğunu vurgulayan 26 yaşındaki sporcu, “Özellikle benim yaptığım spor Türkiye’de bilinmiyorken gerçekten destek almak çok zor. Önce sporun bilinmesi gerekiyor. Futbol, basketbol gibi sporlara bilindiği için Türkiye’den destek çok zor alınıyor. Red Bull’un desteğini her zaman yanımda hissediyorum. Sadece iyi günlerde değil, kötü günlerde de hissediyorum. Tam bir aile gibi. Onların bana sağladığı imkanlarla şu günlerde evde antrenmanlar yapıyorum. Onlarla olduğum için çok mutluyum” şeklinde konuştu.
“Antrenmanlarım 4-5 saat sürüyor”
Antrenman programını da anlatan Nehir, “Antrenmanlarım 4-5 saat sürüyor. Isınma ile başlıyor. Çok iyi bir ısınma gerek. Antrenman yaparken vücuda çok yükleniliyor. Isınmadan sonra temel hareketleri çalışıyorum. Bu spor aynı zamanda mental bir spor. Farklı seviyeye yükseldikçe hareketler yükseklere de çıkabiliyor. Siz kaldırım kenarında antrenman yapmaya başladıysanız, iki sene sonra iki metreye, beş sene sonra on metreye çıkıyor. Öyle olunca temel hareketleri tekrar tekrar çalışmanız gerekiyor” cümlelerini kurdu.
“Hayalim dünyadaki kadınlara ilham olmak”
Hedefleri hakkında da konuşan Hazal Nehir, “Türkiye’de doğdum, büyüdüm. Türkiye’de kadın olmanın zorluklarının da farkındayım. İlk hayalim dünyadaki kadınlara ilham olmak istiyorum. Neler yapabileceğini göstermek istiyorum. İkinci olarak da parkur yapmanın tamamen nedeni kendimi fiziksel ve mental olarak keşfetmek. Sınırlarımı zorlamak istiyorum. Vücudumun daha neler yapabileceğini merak ediyorum” dedi.
Nehir, bu sporu yapanlara asla pes etmemelerini tavsiye etti.
Yaş geçtikçe vücudun da yapabileceği şeyler azaldığını vurgulayan 26 yaşındaki parkur sporcusu, “Şu an önüme hiçbir hedef koymadım. Hedef koymayı da sevmiyorum. Çünkü vücudumun gittiği yere kadar bu sporu muhtemelen yaparım” diyerek sözlerini tamamladı.