Ekin Çelikdemir: Kızlar! Başkaları için değil kendi hayalleriniz için oynayın
Fenerbahçe’de başladığı kariyerinde, ABD ve Avrupa kulüplerinin dikkatini çeken Ekin Çelikdemir, geçen hafta, eğitim ve spor bursu alarak ABD Kolej Ligi (NCAA) takımlarından Washington State Üniversitesi Kadın Basketbol Takımı’na transfer oldu. Eğitim hayatını da ABD’de sürdürecek olan 19 yaşındaki basketbolcu, ABD’ye gidiş sürecini, Washington’a transferini ve hedeflerini Alan Savunması’ndan Ali Safa Korkut’a anlattı.
2018’e kadar Fenerbahçe U18 takımında forma giyen Ekin Çelikdemir, sarı lacivertli formayla başarılı bir performans sergileyerek dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Yeteneğiyle Avrupa ve ABD kulüplerinin de radarına giren Çelikdemir, 2019’da ABD Konferans Ligi’nde (NEPSAC) mücadele eden ve birçok ünlü sporcunun da mezun olduğu Tilton Lisesi’nin Kadın Basketbol Takımı’na transfer oldu. Aldığı bursla lise eğitimini de burada sürdüren Çelikdemir, henüz ilk sezonunda Tilton ile şampiyonluk yaşadı.
Bu yıl liseden mezun olunca Tilton School’dan da ayrılmak zorunda kalan başarılı basketbolcu, buradaki başarılı performansının ardından liseden mezun olur olmaz ABD Kolej Ligi (NCAA) takımları Washington State Üniversitesi, Amerikan Üniversitesi, CSU Bakersfield, Vermont Üniversitesi ve Iona Koleji’nden teklif olmak üzere tam 5 farklı üniversite takımından spor ve eğitim bursu teklifi aldı.
19 yaşındaki Ekin, geçen hafta tercihini konferansın köklü takımlarından Washington State Üniversitesi’nden yana kullandı.
Eğitim hayatını da takımının bağlı bulunduğu üniversitede tam burslu olarak sürdürecek olan Çelikdemir ile ABD’ye ilk gidiş süreci, Washington’a transferi, sporda toplumsal cinsiyet kavramı ve kariyerini konuştuğumuz iki bölümlük bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajın; basketbola başlama hikayesi, Tilton’a transferi, burada yaşadığı şampiyonluk ve ABD’deki yaşantısı hakkında konuştuğumuz ilk bölümü sizlerle. Washington’a transferi, geleceği ve sporda toplumsal cinsiyet kavramı hakkında konuştuğumuz ikinci bölümü ise çarşamba günü Alan Savunmasında yer alacak.
“Basketbol oynamayacağım deyip isyan ettim”
Türkiye’deki kadınların basketbola başlama hikayesini az çok biliyoruz ancak seninkini de duymak isteriz. Basketbola nasıl başladın?
Basketbola başladığımda 8 yaşındaydım. Annem uzun yıllar Fenerbahçe forması giymiş, genç takımlarda milli formayı giyme şansı da bulmuş eski bir basketbolcu. Babam da sporun içinden gelen, zamanında futbol oynamış ve basketbola da çok büyük ilgisi olan biri. Spor, hayatımın her zaman parçası olmasına rağmen ailem hiç bir zaman bir spor yapmam için üstümde baskı kurmadı.
Basketboldan uzun süre ayrı kalan annem, bir gün evimize çok yakın bir yerde arabayla geçerken Türk kadın basketbolunun ve onun zamanının en önemli isimi olan Fehmi Sadıkoğlu’nun spor okulu FESA’nın ilanlarını görmüş. Hemen Fehmi hoca ile iletişime geçmiş ve annem benden bahsettiğinde o da benimle tanışmak istemiş. Benim haberim yoktu ancak amaçları o gün beni antrenmana sokup basketbolla tanıştırmakmış. Ne tesadüf ki gittiğimiz saatte de benim yaş grubumun idmanı vardı(!) Çok çekingen ve utangaç bir çocuktum. Uzun süren bir sohbet ve ikna sürecinden sonra Fehmi hocanın “Sen de git bir dene istersen top sektirmeyi” demesiyle ilk antrenmanıma çıktım. FESA’da geçen 4 yıldan sonra, basketbolun hayatımın ciddi bir parçası olmasını istediğimi fark ettim ve 2012’de Fenerbahçe’deki hikayem başlamış oldu.
Sonraki aşamalarda durum nasıl oldu peki, ailen, basketbola olan yoğun ilginin ardından bir kulüpte forma giyme durumuna nasıl yaklaştı? Bunun üzerine bir kariyer inşa edeceğini anladığında duruma nasıl yaklaştı?
Ailem her zaman kararlarımın arkasında durdu. İlk zamanlarda basketbol oynamayacağımı söyleyip isyan ettiğim dönemlerde bile “Sen nasıl istersen” diyerek beni hiç bir zaman zorlamadılar. Ancak ben de hiç bir zaman basketbolu hayatımdan çıkaramadım. 2 sene içinde geçirdiğim 2 çapraz bağ ve 1 diz kıkırdak ameliyatından sonra bile basketbol oynayacağım günü iple çekiyordum. Büyük bir kulüpte oynamak, basketbolu ciddi bir iş olarak yapmak ve aynı zamanda başarılı bir öğrenci olmak çok büyük sorumluluk ve zaman isteyen bir şey. Ama benimle birlikte ailem de her zaman her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdı.
“Kolej liginde oynamak küçüklükten beri hayalimdi”
Fenerbahçe formasıyla başarılı bir grafik çizmen sonucunda geçen yıl Amerika Birleşik Devletleri’nin New Hampshire eyaletinin en önemli liselerinden biri olan, New England Preparatory School Athletic Council (NEPSAC) konferansına bağlı Tilton School’un burs teklifini kabul ettin ve oraya transfer oldun. Öncelikle ABD’den transfer teklifi alınca ilk ne hissettin?
Amerika Kolej Ligi’nde oynamak benim küçük yaştan beri hayalim olmuştur. Lisede gitmenin beni oradaki üniversite hayatına hazırlayacağını düşündüğümüzden, 12. sınıfı orada okumam ailemle planladığımız bir şeydi. Bunun için Play Sports Abroad ile iletişime geçtik ve bana en uygun olacağını düşündüğümüz Tilton School’un burs teklifini kabul ettik. Sakatlık sonrasında kendime bu konuda fazla güvenmiyordum ancak PSA bana bunun mümkün olduğunu gösterdi ve okuldan öğretmenler ve koçum Tara ile yaptığım görüşmelerden sonra kendime güvenim arttı. Böyle bir şansı elde ettiğim için çok heyecanlıydım. Benim için apayrı bir tecrübe oldu.
Peki tekliften sonra ABD’ye transfer olma kararını vermek zor oldu mu? Bu süreçte neler yaşadın?
Tabii ki bu alması zor bir karardı. Tüm ailem ve arkadaşlarımı, alıştığım düzeni arkamda bırakıp binlerce kilometre uzağa gidecektim. Heyecanlı olduğum kadar da bilinmezlikten korkuyordum. Ama bunun geleceğim için almam gereken bir risk olduğunu biliyordum ve Türkiye’den aylarca ayrı kalma gerçeğini de göze alarak bu kararı verdim.
Ailen bu teklif sürecinde ne dedi peki? Sonuçta genç yaşta, henüz bir lise öğrencisiyken ABD’ye gitmek gibi bir ihtimal doğdu bir anda. Karar verme sürecine dahil oldular mı? Oldularsa nasıl bir görüş bildirdiler?
Dediğim gibi, verdiğim her kararda her zaman arkamda oldular. Benim ve onlar için zor olacaktı ama benim her türlü zorluğu bir şekilde aşacağımdan eminlerdi, bana güvenleri her zaman tamdı. Karar verirken birlikte her okulu gözden geçirdik, Tilton School’a gitmem kararını da birlikte verdik.
“Korkularım vardı ama koç, kendime olan güvenimi tekrar kazanmamı sağladı”
Tilton School Basketbol Takımı’ndaki ilk yılında da şampiyonluğa ulaştın. Orada geçen ve şampiyonlukla sonlanan bir yılın ardından geriye dönüp baktığında neler söylemek istersin? Genel bir değerlendirme yapabilir misin? “İyi ki gelmişim” diyebiliyor musun mesela?
Sezonumuz Kasım ayında başladı ve o döneme kadar heyecan ve korkularım vardı. Maçlarımızın başlamasıyla kendimi daha rahat hissetmeye başladım çünkü sevdiğim işi yapıyordum ve o takımın parçası olmaktan çok mutluydum. Koç Tara Brisson, hem antrenörüm hem de danışman öğretmenimdi ve her türlü ihtiyacımda her zaman yanımda oldu. Saha içinde ve dışında her zaman bana güvendiğini hissettirdi ve bana takımda büyük bir sorumluluk verdi. Kendime olan güvenimi tekrar kazanmamı sağladı.
Geçtiğimiz bu bir senede üstümdeki emeği benim için çok önemli, belki o olmasaydı bugün teklifini kabul ettiğim okul Washington State’ten burs teklifini almamış olacaktım. Benim için çok güzel ve özel bir tecrübe oldu. Şampiyonlukla bitirmemiz de koçumuz Brisson’ın bizim üzerimizdeki emeklerine küçük bir teşekkürümüz oldu. Kesinlikle “iyi ki gelmişim” diyorum, sadece basketbol ile alakalı değil ABD’nin birçok konuda bana kattığı her şey için.
Oradaki lise hayatın nasıl geçti peki? İlk defa ailenden bu kadar uzakta yaşadın sonuçta. Zorluk yaşadın mı yoksa kolay mı oldu senin için?
Oradaki 6 ayım gerçekten çok güzel geçti. Hayatım boyunca unutmayacağım bir tecrübe. Dünyanın farklı yerlerinden bir sürü arkadaş edindim ve çok güzel yeni insanlar tanıdım. Ailemi en çok ilk aylarda özledim, sonrasında özlem devam etse de birlikte yaşamaya alıştığım bir his oldu. Zorluklar yaşadım ancak orada bana destek olmaya hazır bir sürü insan vardı. Zaman geçtikçe dil ve kültüre de daha çok alıştım. (ASK)
Ekin Çelikdemir