Doç. Dr. Ayşe Atalay yazdı: Futbol ve Politika İlişkisi
Doç. Dr. Ayşe Atalay –
Dünyadaki spor dalları arasında en yaygın ve en popüler olanı kuşkusuz futboldur. Bunun nedenleri arasında, oynama ve izlenme maliyetinin çok düşük oranlarda gerçekleşmesi gösterilebilir. Kale direklerinin ve filelerin olmadığı durumlarda dört iri taş, futbol topu yerine de boş bir konserve kutusu aynı işlevi yerine getirebilir. Bunun içindir ki futbol, örneğin tenisin aksine her sosyal grubun oyuncu ve izleyici olarak yer alabileceği daha demokratik ve izleyici yoğunluğu da göz önüne alınırsa daha katılımcı bir spor dalıdır. Bu özelliği de futbolun, dünyanın pek çok ülkesinde bir ölçüde politik bir söylem aracı olmasına yol açmıştır.
Bireysel anlamda yetenek kanıtlama, toplumsal anlamda ise sınıf atlama aracı olarak görülebilecek olan futbol, siyasal düzlemde kendini farklı biçimde gösterebilir.
Örneğin politik açıdan;
- Etnik bir azınlığın
- Milliyetçi bir hareketin
- Anti-demokratik rejimlerde merkezi iktidarın güçlendirilmesinin bir aracı olarak karşımıza çıkabilir.
- Etnik bir azınlığın politik arenada bir güç gösterisi olarak yer almasına FC Barcelona örnek verilebilir. Katalonya halkı 1892’de kendilerine özerklik tanınması talebiyle “Bases de Manresa” hareketini başlattı. İşte FC Barcelona’nın kuruluşu da bu yıllara rastlar (29 Kasım 1899).
1923‘de İspanya’da iktidara gelen General Rivera’nın diktatörlüğü döneminde FC- Barcelona ile İngiliz takımları arasında birkaç dostluk maçı oynandı. Bu maçlardan birinde 14 bin Katalan’ın İspanyol Ulusal Marşını ıslıklaması üzerine Les Corts stadı General Rivera’nın emriyle altı aylığına kapatıldı ve kulübün faaliyetleri yasaklandı. Franco döneminde ise Katalanlar ağır baskılarla karşılaştılar. - 1921 yılında İstanbul’da bir Rum takımı olan Pera ve Fenerbahçe ile İttihatspor arasında yapılan maçlar ise futbolun milliyetçi hareketlerin bir ifade aracı olmasına örnektir.
1921 yılında gerçekleşen bu karşılaşmalar adeta bir Türk-Yunan savaşı halinde cereyan etmiş, Rumlar “yaşasın Venizalos” diye haykırırken, Türkler Yunan savaş gemisi Kılkış’ın bayrağını yakarak karşılık vermişlerdir. İstanbul’un Batı’lı yayılmacı güçlerce işgali sırasında yabancı takımlarla yapılan maçlar da Milli Mücadelenin bir parçası olarak görülmüş ve işgal kuvvetlerine karşı düşmanca duygular beslediği gerekçesiyle Fenerbahçe Kulübü 1920 yılında sömürgeciler tarafından kapatılmıştır. - Futbolun elde edilmiş olan iktidarın devamlılığını sağlama aracı olarak kullanılmasına ise Nikolay Çavuşesku Romanya’sı en güzel örnektir. Çavusesku döneminde kurulan “Beden Eğitimi ve Spor Konseyi”nin 8 yöneticisinin çoğu, bir Generale bağlıydı. Bu 8 yönetici, Nikolay Çavuşesku’nun eşi Elena Çavuşesku ile birlikte hangi sporcuların uluslararası karşılaşmalara katılacağını ve heyetlere kimlerin dahil olacağını belirliyordu.
Takımların primlerinden oyun düzenine, hakemlerle şike ayarlanmasından şantaja ve siyasi baskıya kadar her şey bir avuç politikacının elindeydi.
“Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu” deyişi futbolun politikadan bağımsız olduğu savını ileri sürse de, politika yaşamın her alanını kapsar. Örneklerde görüldüğü gibi futbol da politikadan ayrı düşünülemez.
Doç. Dr. Ayşe Atalay kimdir?
Marmara Üniversitesinde Siyaset ve Sosyal Bilimler dalında doktora yaptıktan sonra aynı üniversitenin Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda 25 yıl boyunca akademisyenlik yaptı. “Spor Sosyolojisi”, “Spor ve Medya” ve “Halkla İlişkiler” üzerine dersler verdi. Ulusal ve uluslararası kongrelerde yayınlanmış bildirileri, ikisi telif, üçü çeviri olmak üzere basılı yayınları mevcuttur.
Eserleri
Dieter Voıgt- Spor Sosyolojisi- Çev: Ayşe Atalay / Alkım Yayınevi
Werner Heisenberg- Parça ve Bütün - Çev: Ayşe Atalay / Düzlem Yayınevi
Borges- Sonsuzluğun Tarihi- Çev: Ayşe Atalay / Düzlem Yayınevi
Ayşe Atalay- Spor Gazeteciliği / Filiz Kitabevi
Ayşe Atalay- Spor Medya Serbest Zaman / Beta Yayınları