Coco Gauff: “Depresyona girdim, tenise ara vermeyi düşündüm”

Küçük yaşında büyük başarılar elde eden ve geleceğin yıldızı olarak gösterilen 16 yaşındaki tenisçi Coco Gauff, bunun, üzerinde bir baskı yarattığını ve bu sebeple birkaç yıl önce depresyona girdiğini söyledi.

Coco Gauff, geçen yıl Wimbledon’da Serena Williams‘ı mağlup ederek grand slam turnuvasında maç kazanan en genç kadın tenisçi unvanını elde etti. Bununla yetinmeyen 16 yaşındaki tenisçi, Avustralya Açık 3. Tur’da da son şampiyon Naomi Osaka‘yı eleyerek tüm dikkatleri üzerine çekmişti.

Tüm bu başarısıyla tenis dünyasında hızlı bir giriş yaparak geleceğin yıldızı olarak gösterilen Gauff, 2019 Wimbledon‘dan önce de, elde ettiği başarılar sebebiyle üzerinde bir baskı oluştuğunu ve bu sebeple büyük bir buhrana girdiğini söyledi.

Zira Gauff, 2017’de, henüz 13 yaşındayken katıldığı Junior US Open’da finalde Amanda Animisova’ya mağlup olarak turnuvayı ikinci sırada tamamlamış, ertesi yıl ise turnuvada şampiyonluğa ulaşmıştı. Ancak Behind The Racquet’e konuşan ABD‘li oyuncu, henüz çok küçük yaşlarda elde ettiği bu başarıların, kendisini depresyona soktuğunu ve tenis ara vermeyi düşündürdüğünü söyledi.

13 Mart 2020’de 16 yaşına giren Gauff’un açıklamalarından satır başları şöyle:

“Tenis oynamaktan mutlu değildim”

“Tenis olmadan hayatımın ne kadar iyi ya da kötü olacağını hep merak ettim. Bu sporun bana kattıklarıyla hayatımın daha iyi olacağını hayal bile edemiyorum.

“Zaman zaman, kendimi başkalarıyla kıyaslamakla meşgul oldum. Arkadaşlarımın çoğu ‘normal’ liseye gidiyor. Her zaman ‘normal’ olmaktan çok mutlu göründüklerini hissettim. Bir süre onlar gibi olmak istediğimi düşündüm ama sonra, herkesin, sosyal medya postlarında göründükleri kadar mutlu olmadığını fark ettim.

“Bu fikrin üstesinden gelmek yaklaşık bir yılımı aldı. Yine de [korttaki] sonuçlarım hala iyiydi, yani bunun tenisle bir ilgisi yoktu. Oynamaktan zaten mutlu değildim. Ailem, beni normal bir çocukluk geçirdiğime ikna etmek konusunda gayet iyi bir iş çıkardı.

“Sevdiğim şeylerden hoşlanmadığımı fark ettim”

“Hayatım boyunca, bir şeyleri yapan “en genç isim” oldum. Bu da istemediğim bir heyecan yaratılmasına sebep oldu. Bu da bana, hızlı bir şekilde/çabucak yapmam gerektiğine dair bir baskı yükledi.

“Wimbledon’dan hemen önce, 2017/18 yıllarında, bunun gerçekten istediğim şey olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Sadece, sevdiğim şeylerden hoşlanmadığımı fark ettim.

“Bir yıl boyunca depresyondaydım”

“Diğer insanlar için değil, kendim için oynamaya başlamam gerektiğini fark ettim. Yaklaşık bir yıl boyunca gerçekten depresyondaydım. Bu, şimdiye kadar yaşadığım en zor yıldı. Sahip olmama rağmen, orada çok fazla arkadaşım yokmuş gibi hissettim. Böyle karanlık düşüncelere sahip olduğunuzda, olayların parlak tarafına çok sık bakmazsınız, en zor kısmı da bu. Bunun tenis ile pek bir ilgisi olduğunu sanmıyorum, belki de sadece aynı anda birden fazla işi yapmaya çalışmakla ilgili.

“Tenis oynamak istediğimi biliyordum ama nasıl ilerlemek istediğimi bilmiyordum. Hayatıma odaklanmak için tenise bir yıl ara vermeyi düşündüm. Kaybolmuştum. Kafam karışmıştı. Bunu kendi istediğim için mi yoksa başkaları için mi yaptığımı çok düşündüm.

“Oturmak, düşünmek ve ağlamak çok zaman aldı. Bu düşünce sürecinden çok güçlü bir şekilde çıktım ve kendimi her zamankinden daha iyi tanıdım. Herkes, kortta nasıl sakin kalabildiğimi soruyor. Sanırım bu, dibe vurduktan sonra kim olduğumu kabullenmemden kaynaklanıyor. (ÖA)